2 Nisan 2008 Çarşamba

TÜRKİYE'DE PAZARLAMA

Pazarlamayla ilgili bir sürü kavram görmekteyiz. Fakat Türkiye’de pazarlamanın önemi ne kadar biliniyor ve kurumlarca ne derecede düzgün uygulanıyor?

Aslında her konuda potansiyeli çok yüksek bir millet olduğumuzu düşünüyorum. Fakat hemen hemen her konuda da kolaya kaçmayı seviyoruz. Bundan pazarlamada haliyle nasibini alıyor. Müşteri odaklı düşünmek yerine ,’Kaynağımı buldum ürettim, bir şekilde satarım.’ mantığı egemen bizim üreticimizde. Böyle bir mantalitenin pazarlamaya yaklaşımını tartışmıyorum bile. Bu yaklaşımın sonucunda da ne üretirsem satarım mantığı tutmuyor.

Günümüz Türkiye’sinde artık ‘rekabet’ ön planda ve olmazsa olmazlardan birisi. Belki eski zamanlarda bu yaklaşımın geçerliliğinden söz edebilirdik. Ama artık çağımızin gerektirdiği adımları atmamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer atmazsak böyle bir rekabet ortamında pek şansımız olacağınıda zannetmiyorum. Pazarlamaya önem vermeyen birçok şirket zarar etme ve hatta piyasadan silinme riskini göz önünde bulundurmalıdır.

Ülkemizde aslında alınacak ürünü incelemek yerine, eş dosttan duyulanlar her zaman daha önemli oluyor. Bu noktada pazarlamanın önemini anlıyoruz. Bu da etkili bir pazarlamanın kalite açısından çok ta yüksek standartlarda olmayan bir ürünü bile sattıracağını gösteriyor. Bu ele alabileceğimiz en basit örnek fakat birçok firma bunu bile yapmaktan aciz. Türkiye’de ancak büyük ve kurumsallaşmış şirketlerin yaptığı pazarlamaya ‘etkin’ sıfatını ekleyebiliyoruz. Çünkü bu şirketler altyapılarını oturmuş olup, pazarlamanın şirketlerinin geleceğine ayna tuttuğunun da farkındadırlar.


Global dünyada artık kıtalararası bir rekabet hakim ve firmalar pazarlamayı o kadar etkili bir biçimde yapıyorlar ki dünya pazarında rekabet edebiliyorlar. Türkiye ise anca kendi ürünlerini yurtdışına başka şirketlerin etiketi altına girmek koşuluyla pazarlayabiliyor. Bu nedenle üstündeki isim bizim olmadıktan sonra pazarlanan ürünlerin hiçbir anlamı kalmıyor.

Hiç yorum yok: